TMMOB Diyarbakır İKK ve Diyarbakır Barosunun ortak açıklaması

23 Kasım, 2018
11842
TMMOB Diyarbakır İKK ve Diyarbakır Barosunun ortak açıklaması




Baro Başkanımızın Katledilişinin 150.Haftası Etkinliği, Diyarbakır TMMOB İl Koordinasyon Kuruluna Bağlı Oda Yönetim Kurulu Üyelerinin Katılımıyla Yapıldı . Etkinlikte konuşan Diyarbakır Barosu Başkan Yardımcısı Av. Gazal BAYRAM KOLUMAN şunları söyledi;

Değerli Meslektaşlarım, Değerli Basın Emekçileri;

Baro Başkanımız Tahir ELÇİ için 150. Haftadır yine Diyarbakır Adliyesi önündeyiz. Katılımınız için hepinize teşekkür ediyorum. Bugün aramızda Diyarbakır TMMOB İl Koordinasyon Kuruluna bağlı oda yönetim kurulu üyeleri bulunmakta, kendilerine katılımları için teşekkür ediyorum.

Değerli Baro Başkanımızın katledişinin 3. yılına yaklaştığımız bu günlerde 150 haftadır buradan Adliye önünden, bu cinayetin üstünün örtülmemesi ve katil ya da katillerin ortaya çıkarılması için bir kez daha çağrıda bulunuyoruz. Maalesef ki bu çağrılarımıza bugüne kadar yanıt bulabilmiş değiliz. Zira Baro Başkanımız Tahir ELÇİ cinayetine ilişkin soruşturmada en ufak bir gelişme olmadığını üzülerek ifade etmek istiyorum. Her hafta ifade ettiğimiz üzere Soruşturmanın sonuca ulaşılabilmesi, faillerin ve katillerin bulunması için elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz. Bildiğiniz üzere geçmiş haftalarda buranın Tahir Elçi İnsan Hakları Kürsüsü olacağını ve her hafta yaşanan hak ihlallerini buradan kamuoyuna duyuracağımızı belirtmiştik.

Değerli arkadaşlar Mesleki itibarımıza ve mesleğimizi yaptırmamaya yönelik tehditler ve fiziki müdahaleler gün geçtikçe artmaktadır. Bildiğiniz üzere 09.11.2018 günü Ankara Barosu CMK Uygulama Merkezi tarafından görevlendirilen meslektaşımız Av. Fadime EYMİR; Ankara KOM Büro amirliğinde görevli kolluk personeli tarafından sözlü hakarete maruz kalmış ardından adliye koridorunda darp edilmiştir. Meslektaşın darp edilmesi üzerine Ankara Barosu Avukat Hakları Merkezi üyesi Av. Büşra PAMUKÇU da konuyla ilgili hakimle görüşmek istediği esnada mübaşir tarafından darp edilmiştir. Yine geçtiğimiz hafta Gaziantep Barosu üyesi meslektaşımız Av. Hüseyin ÇELEBİOĞLU Şanlıurfa ili Bozova İlçesinde mesleği gereği haciz işlemi gerçekleştirirken fiili saldırıya maruz kalmıştır. Mesleğini ifa ederken fiziksel saldırıya maruz kalan meslektaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimizi ileterek, bir kez daha Diyarbakır Barosu olarak mesleğimize ve meslektaşlarımıza yapılan saldırıları kınıyoruz.

Bugün sabah erken saatlerde; Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Turgut TARHANLI, Boğaziç Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Betül TANBAY, Yazar Çiğdem MATER ve Anadolu Kültür Derneği çalışanlarının da aralarında bulunduğu 20 kişi hukuka aykırı şekilde gözaltına alınmıştır. Hukuka aykırı ve keyfi gözaltılar bizleri hukuk devleti ideasından daha da uzaklaştırmakta ve kaygılarımızı derinleştirmektedir. Bu insan hakları savunucularının yanında olduğumuzu ve derhal serbest bırakılmalarını beklediğimizi siz değerli basın mensupları aracılığıyla yetkililere duyuruyoruz.

Değerli basın emekçileri merhum baro başkanımız Tahir ELÇİ iyi bir hukukçu olmanın yanısıra, İnsan Hakları savunucusu ve aynı zamanda sivili toplum gönüllüsüydü. Nitekim değerli baro başkanımızı, tarihi dokuyu korumak adına Sur ilçesinde bulunan dört ayaklı minare önünde yaptığı basın açıklaması esnasında gerçekleşen bir saldırı sonucu kaybettik. Rahmetli Baro başkanımızın son açıklamasında çatışmalı ortamın sona ermesi ve tarihi dokuya sahip çıkılması gerektiğini vurgulamıştı. Nitekim çatışmalı ortamın sona ermesinden sonra kısa sürede acele kamulaştırma kararlarıyla Sur bölgesi insansızlaştırılmaya çalışıldı ve tarihi mekanlarla ilgili yıkım kararları alındı. Diyarbakır Mimarlar ve Mühendisler Odası Başkanlığı tarafından Sur İlçemizdeki kadim eserlerden Dengej Evine ilişkin kamulaştırma kararının İptali hususunda Danıştay’da dava açılmış idi. Danıştay İlgili Dairesince Dengbej Evinin kamulaştırılmasına ilişkin idari işlemin iptaline dair karar verilmiştir. Bu kararın İlimiz Sur İlçesindeki tarihi tüm yapılar için emsal nitelikte olacağına olan inancımızla konu hakkında ayrıntılı bilgi vermek üzere sözü Mimarlar Odası Eş başkanı Şerefhan AYDIN’a bırakıyorum.

Mimarlar Odası Eş başkanı Şerefhan AYDIN şunları ifade etti;

‘’Bugün biz de Brêz Tahir ELÇİ’yi anmak üzere 150 haftadır bu cinayetin peşini bırakmayıp takipçisi olan Baromuzla birlikte buradayız. Nerdeyse 3 yıldır yitirdiğimiz Brêz Elçi’nin dosyasında hukuki bir ilerleme olmadığını görmekteyiz. Nasıl ki dava dosyasında herhangi bir ilerleme yoksa Brêz Elçi göçerken aramızdan, bıraktığı o karanlık günlerden bugüne herhangi bir değişim, gelişme ve iyileşme de olmamıştır. O gün minare ayaklarından vuruldu, Brêz Elçi başından vuruldu ama rahatlıkla diyebiliriz ki tüm halkımız yüreğinden vurulmuştur. O gün minare ayağından vuruldu bugün ise surdaki Brêz Elçi’nin katlini, Surdaki insanın ve insanlığın kırımını izlemek durumda olan minare daha sonra gövdesinden defalarca kurşunlandı ama dimdik ayakta kalabildi. O dönem İnşaat mühendisleri Odamızın tespiti sonrası yaptığı açıklamada eğer bakımı ve onarımı yapılmazsa yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya olduğu gerçeğiydi.

Bizler maalesef o ağır 28 Kasım 2015 Brêz ELÇİ katliamını, Sur’daki işlenen suçları, kentimizde gelişen tarihi kültürel ve sosyal kırımları engelleyemedik durduramadık ama sessiz de kalmadık. Çok büyük yıkımlar kırımlar gerçekleşti biz Meslek örgütleri olarak gerek yıkımı ve suçluları teşhir etme gerek kamuoyunu bilgilendirme gerekse de yer yer hukuk mücadeleleri verdik. Bir çok hukuk dışı uygulamaya maruz kaldı SUR kentimiz. Onlarca dava ve suç duyurusunda bulunduk ama şu ana kadar sadece 21 Mart 2016 da Sur’un tamamı için ilan edilen acele kamulaştırma davasında hukuk bizi haklı gördü. O dönem ilan edilen kararda mülkiyeti Odamızda(Mimarlar odası) ama kullanımı halkımızda olan Kürt kültürünün sözlü tarihinin yaşatıldığı mala Dengbêja yani Dengbêj evi de vardı. Karar zaten baştan beri çok tartışmalıydı. Kararın iptali için Mimarlar Odası olarak Danıştay'a başvurduk ancak talebimiz red edildi. Temyiz için üst mahkemeye başvurduk ve üst mahkeme bizi haklı bularak kararı iptal etti. O dönemde belirtmiştik, korunması gereken bir kültür yapısının yani tescilli bir yapının mülkiyetinin kimde olması çok önemli değildir zaten bu görev tüm kurum ve kuruluşların yasal görevidir. Ve üst mahkeme de bizim bu gerekçemiz ile kamulaştırma kararını iptal etti. Bu karar aynı zamanda gerek Sur içinde gerekse de ülkenin herhangi bir yerindeki tüm tescilli yapılar için emsal teşkil etmektedir. Dileğimiz ve talebimiz tüm SUR için alınan kararın iptalidir.

Bu sonuca göre Sur’da savunduğumuz doğrularımız mahkemece teyit edilmiştir. Şimdi bunları soruyoruz ve yetkili kurumlardan yanıtını bekliyoruz.

*Yıkım mahallelerinde ortadan kaybolan yani yok edilen 87 adet TESCİLLİ yapı ve ön inceleme sonucu tespit edilen 247 adet korumaya yani TESCİLE değer yapının sorumlusu kimdir ve hesabı nasıl sorulacaktır?

*Bu karara göre Sur içinde bulunan tüm TESCİLLİ yapılar ve TESCİL’e değer yapıların acele kamulaştırma kararı iptal edilmesi gerekmez mi? Bu düşüncelerimizi Tahir Elçi İnsan Hakları Kürsüsünde dile getirme fırsatı verdiği için Diyarbakır Barosu’na teşekkür ediyoruz."