SUR'DAKİ YENİ YAPILARA İLİŞKİN BASIN AÇIKLAMASI

29 Haziran, 2017
18040
SUR'DAKİ YENİ YAPILARA İLİŞKİN BASIN AÇIKLAMASI

BASINA VE KAMUOYUNA

Bilindiği gibi Aralık 2015’te Diyarbakır’ın Sur ilçesinde başlayan ve mart ayına kadar süren çatışmalar sırasında tarihi Suriçi bölgesinin 6 mahallesinde sokağa çıkma yasağı ilan edilmiş ve aylar süren çatışmaların sırasında kullanılan ağır silahlar ve patlayıcılar sebebiyle ağır tahribatlar oluşmuştur. 20 binin üzerinde bir nüfus göç etmek zorunda kalmış, tarihi kentte onlarca tescilli ve tescil değeri taşıyan yapı zarar görmüştür. Mart ayında çatışmaların sona ermesiyle, kamuoyunun, meslek odalarının ve STK’ların bütün talep,çaba ve çağrılarına rağmen Sur’da sokağa çıkma yasağı kaldırılmamış ve tahribatın giderilmesi, yaraların sarılmasının önü kapanmıştır. Geride kalan 1,5 yıllık süreçte hükümetin Sur’da izlediği politika ve yöntemler telafisi neredeyse imkansız bir yıkımı yaratmıştır. Siyasal iktidar ve onun ilgili kurumlarının, Sur’da inatla yürüttükleri sosyal,kültürel,ekonomik ve politik olarak boyutlandırabileceğimiz bu yıkım politikası koca bir kenti yaşanmaz hale getirmiş, bir toplumun tarihsel, kültürel mirasını ortadan kaldırmıştır, Bu durum bütün çıplaklığıyla ortadayken iktidar kanadından Sur’a ilişkin yapılan açıklamalar gerçeklikten uzak, hiçbir teknik bilgi içermeyen, tarihi-kültürel mirası korumaya dair en ufak bir kaygı ifadesi içermeyen gerçek dışı açıklamalardır.

Yakın dönemde konuya ilişkin hükümet kanadından son değerlendirme Çevre ve Şehircilik Bakanından geldi. Kendisinin sorumlusu olduğu bakanlık ve bağlı il müdürlüğü son bir yıllık süreçte Sur’da yürütülen bütün yıkım ve ‘inşa’ faaliyetlerinin 1.derece yürütücüsü ve sorumlusudurlar. Bakanın açıklamaları sonrası, kent bilincimiz ve meslek etiğimiz gereği, kamuoyunu doğru bilgilendirmek ve yapılan uygulamaları objektif biçimde halka aktarmak bizlerin en temel görevidir. 

 Çevre ve Şehircilik bakanın yaptığı açıklamada Sur’daki tescilli yapıların %5-7 sinin çatışmalardan kaynaklı hasar gördüğünü aktarılmıştır. Oysa yakın dönemde Siyasal ve Sosyal Araştırmalar Merkezi, SAMER’in hazırladığı Sur  raporunda 595 tescilli yapıdan  89’unun tamamen yıkıldığı(%15), 36’sının kısmen yıkıldığı, 48 yapının da hasarlı olduğu tespiti aktarılmıştır. Toplamda 173 yapının, yani tescilli yapıların %30’unun hasarlı veya yıkılmış olduğu belirtilmektedir.Açıklamada aktarılan  %5-7 nin üzerine eklenen %25’lik dilim bize göstermektedir ki Sur’daki tahribat esas olarak yürütülen yıkım politikalarının bir sonucudur. Yine daha önce yetkililer tarafından yapılan çeşitli açıklamalarda belirtilen ‘Sur’u tarihi dokusuna uygun inşa ediyoruz’ ifadesi de gerçeği yansıtmamaktadır. Sur’da TOKİ eliyle inşa edilen ‘sözde Diyarbakır evleri’ni sadece basına yansıyan fotoğraflar üzerinden incelediğimizde dahi bir çok yanlış hemen göze çarpmaktadır. Esasen inşa edilen bu yapılar betonarmedir.  Bir kez olsun Suriçi’ni görmüş, havasını solumuş olan hiç kimsenin bu yeni yapıları olumlama-onaylama ihtimali yoktur.  Bu projelere onay veren Diyarbakır Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu idarecileri ve kurul üyeleri de bu yanlış uygulamarın ortağı ve  sorumlularıdırlar. Yine Suriçi bölgesine ‘Kentsel Sit Alanı’ tescil değerini veren sokak dokusu, revize edilen KAİP(Koruma Amaçlı İmar Planı) ile ortadan kaldırılmış, Suriçi’nin dar sokakları, yerini genişlikleri 20 metreye varan  caddelere bırakmıştır. Örneğin Tahir Elçi’nin katledildiği Yenikapı Sokak, revize planda Yenikapı Caddesi olarak geçmektedir.

Yapı tipolojisi bazında tespit ettiğimiz yanlış uygulamaları maddeler halinde sıralarsak;

* KAİP’e göre özellikle yapıların sokak cephelerinde var olan geleneksel özelliklerin korunmasını sağlayacak önlemler alınacaktır. Sokakların kültürel değerini öne çıkaran özgün sokak döşemesinin bulunduğu alanlar korunmalı ve yeni yapılarda avlu duvarlarının özgün malzeme ve örme  tekniğine uygun biçimde yapılması gerekirken, dikkate alınmadığı ve kesme bazalt taş ile avlu duvarının  kaplandığı görülmüştür.

*KAİP’e göre Sur’un çıkmaz sokakları dokunun önemli bir özelliği olduğundan korunmalıdır ancak böyle bir özen gösterilmemektedir.

* KAİP parselde var olan avlular, avlu duvarları, zemin kaplamaları, merdivenler, kapılar, havuzlar ve kuyuların da korunmasını öngörmektedir ancak böyle bir koruma anlayışı görülmemektedir.

* KAİP’e göre her parselde 1 adet cumba olmalıyken, yeni yapılan evlerde çok sayıda cumba yapıldığı görülmüştür.

* KAİP'e göre dar sokaklarda mahremiyet gereği, cumbanın sağ ve solunda pencere olması gerekirken yeni yapılan evlerde cumbanın ön cephesine de pencere yapıldığı görülmüştür.

* KAİP’e göre pencereler kemerli ve kemerlerin de üst noktasında kenet taşı olmalıyken yeni evler kaplama bazalt olduğundan kenet taşları yapılmamıştır

* KAİP’e göre şu an yapılan evlerde bodrum kat olmamalıyken yeni evlerde bodrum kat yapılmıştır.

* KAİP'e göre parsel sınırı korunmalıyken yeni evlerde parsel sınırı düz geçilmektedir yani parsel sınırı yer yer korunmamaktadır.

* KAİP'e göre avlu sınırı korunmalıyken yeni planlarda yer yer avlular küçültülmektedir.

* KAİP’e göre korunması gereken avlulardaki ağaç, havuz ve kuyular gibi, dokunun önemli ögeleri ortadan kaldırılmıştır.

* Eski Diyarbakır evlerinde Avlu giriş kapısı üstünde markiz bulunurken yeni evlerde yapılmamıştır.

* EskiDiyarbakır  evlerinin damında parapet bulunmazken  yeni yapılarda parapet yapılmaktadır.

* Eski evlerde killi toprak olan dam döşemesi, KAİP'e göre ya aynı malzeme olmalı ya da uygun bir malzeme kullanılmalıyken, yeni yapılarda damın döşemesi betonarme yapılmakta ve üstü bazalt ile kaplanmaktadır.

Bu analizler ışığında Sur’da çok başarılı işler yapıldığını savunan ve bundan sonraki süreçte bu çalışmaları billboardlarda kamuoyuyla paylaşacaklarını ifade eden yetkililere cevabımızdır; gelin siz bugüne kadar  yaptıklarınızı billboardlara taşıyın, biz de yıktığınız Suriçi’nin fotoğraflarını taşıyalım ve sonraki süreç için takdiri kamuoyuna bırakalım.

Yapısal tahribatın yanısıra bir diğer konu var ki o da sürecin en başından beri ısrarla üzerinde durduğumuz ve dayanışma içerisinde olduğumuz Sur halkının durumu. 25 Mart 2016’da Bakanlar Kurulu’nun aldığı ‘acele kamulaştırma’ kararından sonra bütün bir Suriçi halkı zorla yerinden edilme tehlikesiyle karşı karşıya. Elimizdeki verilere göre Şu ana kadar yaklaşık 25-26 binlik bir nüfus yerinden edilmiş durumda. Bakanlığın mağduriyeti giderme yöntemi olarak sunduğu TOKİ’ye borçlandırma girişimi de göç eden bu nüfusun bütün yaşam olanaklarının ellerinden alınması anlamına gelmektedir. Sonuçta ‘ayinesi iştir kişinin’. Daha önce Suriçi’nde ve Türkiye’nin diğer kentlerinde yürütülen ‘kentsel dönüşüm çalışmalarında da aynı yöntem uygulanmış, TOKİ ve sorumlu müteahhitler dışında bu alışverişten memnun kalan kişi-kurum neredeyse hiç olmamıştır. Dolayısıyla halihazırda Sur’un yasaklı 6 mahallesinden göç etmek zorunda kalan nüfusa bir de Sur’un kalan 9 mahallesinde yaşayan nüfusun da eklenmesi olası. Mayıs ayından bu yana, Ali paşa mahallesi sakinleri su kesintisi, elektrik kesintisi, rögar tıkatılması gibi çeşitli  çağdışı  yöntemler ile göçe zorlanmış ve 300’ün üzerinde hanenin bu koşullardan kaynaklı zorla yerinden edildiği tespit edilmiştir.


Bütün bu aktarımlarımızın sonucunda Türkiye ve Uluslararası kamuoyuna, Sivil Toplum Örgütlerine, Sur için bir şeyler yapmak isteyen herkese çağrımızdır. Gelin birlikte sesimizi yükseltelim. Bu kültürel, tarihi ve sosyal kırıma DUR diyelim.


MİMARLAR ODASI DİYARBAKIR ŞUBESİ