Kültür ve Sanatla Özgür Geleceğe Yürüyoruz

21 Ekim, 2013
25847
Kültür ve Sanatla Özgür Geleceğe Yürüyoruz

"Kültür ve Sanatla Özgür Geleceğe Yürüyoruz"

Batman Belediyesi tarafından “kültür ve sanatla özgür geleceğe yürüyoruz” şiarıyla düzenlenen 9. Batman Hasankeyf Kültür ve Sanat Festivali ikinci gününde yürüyüş, ekoloji paneli ve dengbéj dinletileri düzenlendi.


Batman Belediyesi tarafından düzenlenen 9 Batman Hasankeyf Kültür ve Sanat Festivali’nin ikinci günü Hasankeyf ve Kozluk’ta yapılan konser, yürüyüş, panel, film gösterimi ve dengbêj dinletileri vardı. Aralarında BDP Batman Milletvekili Ayla Akat Ata, BDP PM üyeleri Meliha Varışlı, Nezir Gülcan, BDP Batman il Eş Başkanı Serdar Atalay, HDP Batman İl Eş Başkanı Mahmut Çiftçi, Belediye Başkanvekili Serhat Temel, Belediye Başkan Yardımcısı Gülistan Akel, eski Batman Belediye Başkanı Hüseyin Kalkan,  Barış Anneleri İnisiyatifi üyeleri, sivil toplum örgütü temsilcileri ile yüzlerce kişilik bir kitle Oksijen Kafe’den Hasankeyf’e doğru yürüyüşe geçti. Slogan ve şarkılarla yapılan yürüyüş Hasankeyf Köprübaşı mevkiinde son buldu. Burada davul zurna eşliğinde tutulan halayların ardından Hasankeyf köprüsünde BDP Muş Milletvekili Demir Çelik’in modere ettiği ve Diyarbakır Mimarlar Odası Şube Başkanı Necati Pirinççioğlu, Diyarbakır Elektrik Mühendisleri Odası Şube Başkanı İdris Ekmen ile aktivist Sinem Demir’in katılımcı olarak yer aldığı “Barajların kültürel miras, ekoloji ve toplum üzerine etkileri” konulu açık hava paneli düzenlendi.
 


BARAJLARIN TAHRİBATLARINI GÖZ ARDI ETMEK İNSANLIĞA İHANETTİR


Genelde barajlar özelde ise Ilısu barajı ve sonuçlarının tartışıldığı panelde barajlar ve tahribatları, barajlara karşı mücadele konuları tartışıldı. Diyarbakır Elektrik Mühendisleri Odası Şube Başkanı İdris Ekmen, barajların yarattığı Sosyo-ekonomik tahribatları göz ardı ekmenin insanlığa ihanet olduğunu belirterek, “İnsanların yaşam alanlarından koparılması büyük sorunlara yol açıyor. Bizim kirli enerjiye karşı ortaya koyduğumuz çözüm enerji tasarrufu, doğal enerji ve alternatif enerji çözüm ve yollardır” dedi. İnsanların bilinçli enerji tüketiminin önemli olduğunu ama en büyük sorumluluğun devlete ait olduğunu dile getiren Ekmen, “Ilısu barajı Keban’ın yarısı kadar bir potansiyele sahip, onun kadar verimsiz bir baraj. En pahalı baraj ılısu barajı. Güneş enerjisiyle yapılacak bir santral, ılısunun gücüne eş değer. Ve bunu karşılayacak alternatif bir proje öngörülen enerji ihtiyacını karşılamaya yeter. Hiçbir baraj bölgeyi kalkındırmadı. Barajların İstihdam ettiği bir yalandır. Ilısu barajı ile maksimum istihdam edilecek insan sayısı 200. bu barajın yapım amacı güvenlik, geçiş notalarını sular altında bırakmaya dönük bir baraj. Ilısu karşıtlarını terör yandaşlığıyla itham etmelerinin nedeni de budur. Bölgede yapılan 11 adet baraj güvenlik barajlarıdır ve bölgedeki bu barajları sudan bir Çin Seddi olarak adlandırıyoruz” dedi.


‘ZEUGMA’NIN ANCAK SON ÇIĞLIĞINI DUYABİLDİK’


Diyarbakır Mimarlar Odası Şube Başkanı Necati Pirinççioğlu da, tarihte  bütün merkezlerin su kıyılarında kurulduğunu belirterek, barajların bütün bu kültürleri su altında bıraktığını söyledi. Zeugma sular altında kaldığında en fazla son çığlığını duyduklarını belirten Pirinççioğlu, “ Hasankeyf kısmen şanslıydı. Biz yetiştik imdadına. Neyi kaybettiğimizi bilmiyoruz. Mezar ziyaretleri bir  kültürdür başka bir yere taşınamaz. Camiyi taşıma teknik olarak imkansız. Diğer eserleri başka yere taşımakla onu doğasından koparırsınız, taşıdığınız herhangi bir eser taşındığı yerde bir anlam ifade etmiyor. Bunun yanında barajlar zorunlu göç demek. Bu da şehir kültürüne yabancı insanların doğal kültürlerini yok edilmesidir” dedi.
 

‘NEHİRLER TUTSAK OLDUKÇA İNSANLAR ASLA ÖZGÜR OLAMAZ’


Hiçbir gurup ya da kurumu temsil etmediğini, sadece özgür olmaya çalışan bir insan olduğunu söyleyen aktivist Sinem demir ise, “İyi bir hayatım vardı. Birden hidroelektrik santralleri olduğunu öğrendim ve her şeyin bambaşka olduğunu gördüm. Her yeri karış karış gezdim. Bu politikalara karşı çıkan sıradan insanların, ninelerin dedelerin bedenlerinde cop izleri gördüm. Sadece Karadeniz değil, her yerde, mesela Akdeniz’de bütün köyler ayaklanmış vaziyette. Sadece buraya özgü değil, evet burada güvenlik boyutu var, ama her yerde bu barajlar yapılıyor. Barajlardan para alacaklarına inandırılıyor ya insanlar, evet aldıkları paraların nasıl uçup gittiğini gördüm ben. Sesinden uyuyamadığımız Çoruh nehri nasıl bir şey biliyor musunuz? Çoruh nehrinin ıssızlığı anlatılabilecek bir şey değil. Baraj ile birlikte sadece bir nehir durmuyor, hayat duruyor. İnsanları göçüyor, her şey ıssız, her yer ölü” dedi.

“Devletin bu kadar ürkütücü bir şey olduğunu bilmiyordum” diyen Demir, “Köylüler topraklarında çalışıyor, mutlu, ama bir sabah uyanıyor ve birilerinin geldiğini burayı satın aldığını söylüyor. Sadece Ankara’ya İstanbul’a göç etmiş insanların hüzünlerini anlayabilirdim, ama bundan çok öte bir şey. İnşaat sektörü kazanıyor, ardından madencilik kazanıyor. Ben buraya gelip konuşurken belki televizyonlarda birileri görür, bu yurtsuzluğun nasıl bir şey olduğunu görür ve bir şeyler değişir umudu. Yoksa nasıl geleyim buralara kadar. Ben bu meselelere alakasız, bir küçük burjuvaydım, ama beni buralara kadar getirdi, Bu kutsal bir mesele, kutsal olan Fırat, Dicle, Çoruh, bütün nehirler, bundan koptuysak her şeyden koparız. Birileri risk alsın. Topluca Çoruh’a gidilebilir, bir görün nasıl bir şeye dönüştüğünü. Nehirler tutsak oldukça insanlar asla özgür olamaz. Birileri bir şeyleri değiştirdiğini söylesin ben hayatımın sonuna kadar yanında olurum” şeklinde konuştu. 
 
‘DOĞA DEĞİL BİZ DOĞANIN BİR PARÇASIYIZ’


Moderatör BDP Muş Milletvekili Demir çelik ise, bütün kötülüklerin kaynağı olan devlet ortaya çıkmadan bir eko sistem olduğunu belirterek, “Eko sistem bir nesne değil, milyarlarca organizmanın bir tamamı olduğunun bilincindeyiz. Doğa bizim değil biz doğanın bir parçasıyız. İnsan üzerindeki tahakkümün paralelinde eko sistemin geleceğini etkileyen bir rol devlet tarafından binlerce yıldır sürdürülüyor. Ağacından çiçeğine hepimiz bu eko sistemin bir parçasıyız. Birini bile göz ardı edemeyiz. Devlet birçok olumsuzlukların yaşanmasına, geleceğin karartılması sürecinin de önünü ü açmıştır. Devlet sürekli sermaye ve iktidarını büyütmek için tahakkümü sürdürmek zorunda. Her şeyi alınıp satılacak hale getirmiştir devlet. Onun gözünde ne tarih ne kültürel miras, ne de eko sistemin korunması vardır. Varsa yoksa hegomonik gücünü korumak, gücünü pekiştirmek vardır. Her şeyi tekçi devlete kurban eden anlayış karşı gelmemiz şart. Küresel ölçekte mücadele eden tüm kesimlerin yanında olmamız gerekir” dedi.


Soru ve cevaplarla devam eden ekoloji panelinin ardından kurulan dengbéj divanıyla sürdü.


Festival kapsamında akşamda Kozluk'ta Belediye binası önünde konser düzenlendi. Konsere yurttaşlardan oldukça yoğun ilgi gösterilirken, BDP PM üyesi Nezir Gülcan, Kozluk Belediye Başkanı Reşit Haşimi, BDP Kozluk İlçe Başkanı Mehmet Altan, BDP yöneticileri katıldı. BDP PM üyesi ve Belediye Başkanı Reşit Haşimi festival'in anlamına ve siyasal süreci değerlendiren bir konuşma yaptı. Konuşmalar ardından Hûnermend Xanemîr, Mervan Tan, Yûnisê Agîrî ve Arhat sahne alarak söyledikleri şarkılarıyla kitleyi coşturdu. Konser, gece geç saatlere kadar müzik eşliğinde çekilen halaylarla son buldu.
Üçüncü günde düzenlenen panel, çocuk etkinlikleri ve yapılacak kapanış konseriyle 9. Batman Hasankeyf Kültür Sanat Festivali sona erdi.