BASIN TOPLANTISI

06 Temmuz, 2020
4651
BASIN TOPLANTISI








Basına Ve Kamuoyuna


İktidar; doğayı, doğal yaşam alanlarını, kentleri, kültürel ve tarihi miras alanlarını toplum gerçekliğini bir taraf bırakarak ekonomik ve politik rant amaçlı kullanarak ülkenin geleceğini ipotek altına almak istemekte, geri dönüşü olmayan doğal felaketlerin yaşanmasını da beraberinde getirecek çalışmalar yürütmektedir.Bilimden, bilimsel yaklaşımdan uzak bu çalışmalarda kendinden olmayan farklı kesim ve kültürlerden, siyasi yapılardan, STK’lardan ve meslek örgütlerinden gelen görüşlere de kulaklarını tıkayarak bildiğini okumaktadır. Kendi gibi düşünmeyen fikir ve görüşünü savunmayan, çıkar ve amaçlarına hizmet etmeyen tüm toplumsal örgütlenmeleri karşısına alarak, her alana hukuksuzca müdahalelerde bulunmaktadır. 

Demokrasinin vazgeçilmez koşulu seçimlerin yapılmasıdır.Ancak Türkiye’deki antidemokratik anlayış sonucu artık seçimle iş başına gelen seçilmişler süreci cezaevlerinde geçirmekte ve yerlerine kayyımlar atanmaktadır.

31 Mart 2019 yerel seçimlerde her türlü baskıya rağmen halkımız seçimini yapmış ve yerel yöneticilerini seçmişti. Ancak iki dönemdir seçimlerin sonucunu sindiremeyen ve demokrasiyi yok sayan iktidar, bölgemizdeki birçok belediyeye kayyım atamıştır. Sonuç olarak antidemokratik tüm uygulamalara karşı halkın kullanmış olduğu tercihlerle kayyımlara cevap olmuştur.Ne var ki bu durumu içine sindiremeyen iktidarözellikle büyükşehirlerde seçimleri kaybedince demokrasiyle bağdaşmayan kayyım politikalarını tekrar devreye sokmuş ve zamanla bölgedeki birçok belediyeye kayyum atamıştır. Seçimle birlikte giden kayyımların ardında bıraktığı belediyelerin; yüksek miktarda borçlandırıldığı, kişilere özel ihaleler yapıldığı, hiç olmamış yapılmamış işler için milyonların ödendiği, kentlerin ranta kurban edildiği, kendi lüks ve şatafatlarına harcama yaptıkları, kişilere özel milyonlarca liralık tatlı, çerez, tespih ve hediyelik eşya alındığı medyada çıkan haberlerle ve belgelerle gözler önüne serilmişti.  Bu süre zarfında büyükşehir ve ilçe belediyelerinin çalışma faaliyetleri değerlendirildiğinde geçmiş dönemi tekrar eden tablolarla karşı karşıya olduğumuzu ve bu coğrafyanın, bu kentin payına düşenin yine talan olduğunu, kamu kaynaklarının halkın yararına kullanılmadığını ve yandaşlara peşkeş çekildiğini belirtmek istiyoruz. Kayyım süreciyle birlikte,

1. Kentin birçok noktasında kaçak yapılaşma artmıştır. Bilgi Edinme Kanunu kapsamında ilgili kurumlara yaptığımız 15’ten fazla başvuruya ya hiç cevap verilmemiş ya da cevap verilmesine rağmen yasal sorumluluklarını yerine getirmemişlerdir. Bu hukuksuz suskunluklar, mesleki faaliyetlerimizin sürdürülmesine, kamu yararına ve kente dair çalışmalarımızı engellemekte, telafisi mümkün olmayan tahribatlara ve yıkımlara sebep olmaktadır. 

İlgili kamu kurumları, yerel yönetimler;  görev ve sorumluluklarında olmasına rağmen İmar Kanunu ve yönetmeliklere aykırı uygulamalara karşı gereği yerine getirilmemektedir.


2. Uygulama imar planlarında kişilere özel düzenlemeler yapılarak imar rantları sağlanmaktadır. Plan tadilatları ile parsel vasıfları değiştirilerek haksız emsal artışları yapılmış, bu emsal artışları nüfus, trafik, yapılaşma yoğunluğuna sebep olmaktadır.

Kentsel planlama çalışmalarının bütününde, her tür ve ölçekteki mekânsal planların, kamu yararı amacıyla yapılması koşulu bulunmaktadır. Ancak Diyarbakır ve ilçeleri özelinde yapılan uygulamalar; kentsel rant alanları yaratan, nüfus yoğunluğu artışı amaçlanan, bütüncül planlama ilkesiyle bağdaşmayan planlama uygulamaları, kente ve kentliye dayatılmaktadır. Kent makroformu üzerinde ticari kaygılar güdülerek yapılan planlama uygulamaları parçacıl kalmaktadır ve bu uygulamalar sonucunda ticari rant ve beraberinde ticari ‘soylulaşma’ getirmektedir. Ulaşım planlamasının göz ardı edilerek yapılan ticari alanların parçacıl olarak arttırılmasının başka bir sonucu ise trafik yoğunluğudur. Bu tarz sorunlar kenti ve kentli yaşamını olumsuz etkilemektedir. Planlama hiyerarşisi ve mesleki etiği tanımı mevcut düzenlemelerce maalesef ‘’emsal artışı’’ olarak tanımlanmaktadır.Kentsel donatı alanlarının etki alanları, erişim mesafeleri, kapasiteleri gibi konularda değerlendirme yapmadan; bu alanlar ‘’kamu yararı” ilkesi gözetilmeden parçacı imar plan değişiklikleri ile amacı dışında kullanılmaktadır.  Bu tür uygulamalar, hem kentsel dokuyu zedelemekte hem de kentlinin yaşam kalitesini düşürmektedir.


3. Kamu İhale Kanununa hukuktan yoksun eklemelerle bir ayağı zaten sakat olan İhale süreçleri şeffaflıktan uzak kamu yararı gözetilmeden yapılmaktadır.  Doğrudan temin, mal, hizmet alımları ve yapım işlerinin maliyetlerinde ciddi artışlar görülmektedir. Yaptığımız karşılaştırmalı tablolarda aynı kapsam ve içerikteki bir ihalenin açık ihale usulü ile pazarlık usulü arasındaki fahiş maliyet farkları dikkat çekmektedir. Özellikle pazarlık usulü yapılan ihalelerin belirli firma ve kişilere verildiği görülmektedir. Kurum ihalelerinin belirli çevrelere  pazarlık usülü ile nasıl verildiği Kamu İhale Platformunun ilan panolarında açıkça yer almaktadır. 


Elektronik Kamu Alımları Platformu (EKAP)  EKAP’tan alınan bazı bilgileri paylaşmak gerekirse;


*Bağlar Belediyesinde açık yapılması durumunda yaklaşık maliyetin yüzde 30-40 aralığında daha düşük fiyatlara gidecek ihaleler yüzde 1-5 aralığında göstermelik pazarlıklarla belirli kesimlere verilmiştir ve son dönemde neredeyse tüm ihaleler pazarlık usulü ile yapılmaktadır. 


*2019 yerel seçimi öncesinde Suriçi Melikahmet Caddesi’de yol ve kaldırım zemin döşemeleri kaldırılarak yenileme çalışmaları yapıldı. Yapılan milyonlarca liralık masraftan kısa bir süre sonra 16 Nisan 2020 tarihinde  MELİKAHMET CADDESİ VE BAĞLANTI YOLLARI KÜP TAŞ YAPIM İŞİ adıyla ikinci, yeni bir ihale yapıldı. 1.837.850,00 TL olarak sözleşme imzalandı.Yaklaşık 2 yıllık zaman diliminde tekrarlanan bu yapım ihalesi sonucu kamu milyonlarca liralık zarara uğratılmıştır.


*Karayolları 9. Bölge Müdürlüğü tarafından yakın dönemde Silvan Yolu, Urfa Bulvarı ve Elazığ Yolu üzerinde orta refüjlerde yaya geçişlerini kontrol altına almak için panel çit ve beraberinde bordür yenileme çalışmaları yapıldı. Aradan 1 yıl geçmeden üçüncü defa neredeyse bütün çitler söküldü yerine farklı bir model kullanılarak yeni bir uygulama yapıldı. 


30.04.2019 tarihinde Karayolları 9 Bölge Müdürlüğü Sınırlarındaki Yollarda Çelik Konstrüksiyon Yaya Üst Geçidi ve Orta Refüje Ferforje Yaya Korkuluğu Yapılması İşi ihalesi yapıldı. Sonuç ilanında 6.328.500,00 TL tutarında imzalanan sözleşmeye baktığımızda önceki uygulamaların sökülmesiyle oluşan israfın boyutları ve kilometrelerce uzunlukta kaldırım, bordür taşı yenilemesi için milyonlar harcandığı görülmektedir.


*Mardin ilinde 2 yıl içinde toplamı 103.000.000,00 TL’yi (yüzüçmilyon Türk Lirası) aşan 15 adet yapım işi pazarlık usulü ile tek bir firmaya verilmiştir. 

Bunun gibi yüzlerce örnek mevcuttur.  Bütün bunların yanında sonuç ilanı yayınlanmayan yüzlerce ihale hakkında da aynı sonuçların olduğu konusunda ciddi şüphelerimiz bulunmaktadır. Nitekim yapılan bu ihalelerin yerinde ne kadar uygulamaya geçildiği de ayrı soru işaretlerini barındırmaktadır.


Bütün bu tespitler doğrultusunda içinde bulunduğumuz bu ekonomik krize, halkın ve meslektaşlarımızın yaşadığı işsizliğe rağmen bu tür haksız kazançların büyük suç teşkil ettiğinibelirtmek isteriz. 

Yasaların uygulanmadığı rekabet koşulu sağlanmayan bu tür ihalelere, kişilere sağlanan rantlara ve oluşan kamu zararlarına karşı yetkilileri görev ve sorumluluklarının gereğini yerine getirmeye çağırıyoruz ve toplum adına bu sürecin takipçisi olacağımızı belirtmek istiyoruz.

06.07.2020

TMMOB AMED İL KOORDİNASYON KURULU