VAN'DA SORUNLAR ÇÖZÜLMEDİ

23 Ekim, 2013
8732
VAN'DA SORUNLAR ÇÖZÜLMEDİ

BASINA VE KAMUOYUNA


İki yıl önce bugün 610 insanımızın hayatına mal olan bir deprem yaşadık. Bu depremin yaraları sarılmadan 9 Kasım`da gerçekleşen ikinci deprem de ise 34 insanımızı kaybettik. Depremlerde hayatını kaybedenleri saygıyla anıyor, bu ülkenin mimar, mühendis ve şehir plancılarının örgütü TMMOB olarak yakınlarını kaybedenlerin acılarını paylaşıyoruz.


Öncelikle bir doğa olayı olan depremin 23 Ekim ve 9 Kasım da afete dönüşmesi nedeniyle ilk günden itibaren Van halkının yanında olduk. Van Valiliğine başvurarak, ön hasar tespit çalışmalarının hızlı ve güvenli bir şekilde gerçekleştirilmesi için mühendis ve mimarların gönüllü olarak görev alabileceğini ilettik; ancak olumlu yanıt alamadık. En yetkili ağızların hiçbir bilimsel veriye dayanmaksızın "oturulabilir" ilan ettiği yapılar, ne yazık ki, 9 Kasım`daki ikinci depremde yıkıldı ve maalesef yeni can kayıpları yaşandı.


Bilinmelidir ki, afet gibi insanlığı bir araya getiren siyaset üstü bir durumda dahi iktidar, TMMOB ve bağlı Odaların birikimlerini elinin tersiyle itti. Bilim insanlarının, Van Gölü’nün kuzeydoğusundaki Çaldıran Fayı 1976’da 7.3 büyüklüğünde bir deprem üreterek kırılmasının ardından geçen 35 yıllık sürenin önemli bir enerji birikimine neden olduğu ve fay hattında her an yeni bir kırılmanın gerçekleşebileceği noktasındaki uyarılarına kulak asmadı. Van Ne 2001 yılında 19 pilot ilde uygulanmaya başlanan yapı denetim sistemine dâhil edildi, ne de yapı denetim sistemi kamu binalarını kapsayacak şekilde genişletilebildi. Ne proje ve uygulama denetlenebildi ne de yapı malzemelerinin 1998 deprem yönetmeliğindeki standartlara uygun olup olmadığı kontrol edilebildi.


Bu nedenle; Van ve Erciş depremi sonrasında birçok olumsuzluklar yaşanmıştır, tüm özel hastaneler, devlet hastaneleri ve fakülte hastanesi büyük oranda hasar gördüklerinden dolayı hasta kabul edememişlerdir, bir kısmı bahçesinde hizmet vermek zorunda kalmıştır. Devlet okulları, özel okullar, kamu binaları ve oteller ağır ve orta hasardan dolayı, uzun süre işlevsiz duruma gelmişlerdir. Hâlbuki depremlerde öncelikle hastaneler, okullar, camiiler, fabrikalar ve bazı kamu binalarının hasar görmemiş olması gerekirken Van ve Erciş depreminde ilk olarak bu binalar depremden zarar görmüştür. 


162.459binada inceleme yapılmış, 147.675 bina değerlendirmeye tabi tutulmuş, Van Genelinde (Van Merkez, Erciş, Edremit ve Bostaniçi) 72.242 bina, konut, işyeri ve ahır yıkık ve ağır hasarlı olarak tespit edilmiştir.  Bunun 28.532’si bina, 33.016’sı konut, 8.254’ü ahır, 2.440’ı işyeri olarak tespit edilmiştir. 


Bugüne kadar yıkılan konut sayısı yaklaşık 21.200 civarında büyük bir kısmını vatandaş kendi imkanları ile yıkmıştır, halen Van'da 7.400 civarında ağır hasarlı konut yıkılmayı bekliyor.


Van kentinde 11.317 orta hasarlı ve güçlendirilmesi gereken binaların yaklaşık yüzde 50'si hala güçlendirilmedi, güçlendirilmemenin en büyük nedeni bu yapıların yüzde 70'inin kaçak yapı olmasından kaynaklıdır. Bakanlık bu durumda bulunan yapılara yönelik bir çalışma başlatılmalıdır.


Van Revize imar planı üzerinde iki yıl geçmiş olmasına rağmen hala tamamlanamadı ve Van'da yaşayan vatandaşlar iki yıl boyunca inşaat yapamadılar, derme çatma binalarda yaşamak zorunda kaldılar. İmar planının zamanında yapılamaması kentin ekonomisine büyük oranda darbe vurmuştur.


Van depremi gerekçe gösterilerek çıkarılan ve kamuoyunda "kentsel dönüşüm yasası" olarak bilinen Afet Riski Altındaki Alanlar Hakkındaki Kanun’un Meclisten geçmesiyle birlikte gerçekleştirilen yıkımlar, Yasanın bütünleşik bir plana dayanmadığını, mevcut yapı stokuna yönelik bir çalışma olmaksızın hazırlanıp uygulamaya konulduğunu açıkça göstermiştir.


Van’da TOKİ’nin, depremlerin hemen ardından inşaatlara başlamış ve akıl almaz bir hızla inşaatları tamamlamış olmasıyla övünülmektedir. Oysa Van’ın jeolojik etütleri geçtiğimiz Temmuz ayında tamamlanmıştır. Elbette Van halkının yaşamının bir an önce normale dönmesini sağlamak gerekmektedir. Ancak bu hız Van halkına güvenilir konutlar üretmenin önüne geçiyorsa, siyasi kaygılarla sadece günü kurtarmak amacıyla hareket edildiği şüphesi doğrulanmaktadır.  Bu anlamda fay hattı üzerine inşa edildiği söylenen yapılara dair spekülasyonlar bir yana, TOKİ’nin anahtar teslimi yaptığı birçok yerde su gibi ciddi altyapı sorunları yaşandığı bilinmektedir.


Devlet Van depreminde sosyal devlet görevini bir tarafa bırakarak, TOKİ konutları maliyetinin çok üzerinde Vanlı depremzedelere satıldı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığının 2012 yapı yaklaşık birim maliyetleri III. Sınıf B grubu m2 maliyeti 560 TL’dir, bu fiyata bir miktar tenzilat uygulandığında m2 maliyeti yaklaşık olarak 500 TL'nin altına inmektedir. Ancak TOKİ’nin yaptığı konutlarda m2 maliyeti 1050 TL olarak hesaplanmıştır. Sözde depremzede vatandaşın evi yıkılmış diye m2 başına 300 TL’yi indirerek m2 başına 750 TL’ye vatandaşa 98 m2’lik evleri satmıştır. Yani bir evin maliyeti yaklaşık olarak 49.000 TL iken TOKİ deprem konutlarını % 60 civarında karla vatandaşa 75.000 TL'ye satmıştır. Vanlı depremzedeler evsiz kaldıklarından dolayı mecburiyetten satın almak zorunda kalmışlardır.


55 gündür elektrikleri kesilerek karanlığa mahkum edilen, Van Anadolu konteynır kentte kalan yoksul depremzedeler, yağan yağmurlardan dolayı, ocak dahi yakamıyorlar. Karanlığın çökmesiyle, konteynır tabutluklara sığınan anneler, çocuklarını battaniyelerle soğuktan korumaya çalışıyorlar. Çocuklar, bir ellerinde ekmek parçası diğer ellerinde üç beş zeytinle analarının koynunda uyuya kalıyorlar. Nerede çözüldü bu kentin sorunları...


Van depremi üzerinden iki yıl geçmesine rağmen, kentteki eğitim olayı vaat ettikleri sürede verilememiştir. Okulların büyük bir kısmı halen eğitim verecek düzeyde değillerdir, bazı okullar da güçlendirme çalışmaları halen devam etmektedir.
TOKİ evleri konumları ve yapılış durumları ile birlikte kentin sosyo-ekonomik yapısına uygun olmadığından, hak sahiplerinin birçoğu bu evlerini ya başka birine satmışlar yada kiraya vermişlerdir.


Van depremlerinin öncesinde ve sonrasında sınıfta kalmış olan bir siyasi iktidarın mevcut yetersizliğini örtmek için ortaya attığı "kentsel dönüşüm yasası" ile açıkça yepyeni bir maceraya sürüklenmekteyiz. Hak sahipliğinden yerel yönetimlere, kent yoksullarından mühendislik mesleğine kadar geniş bir yelpazeyi etkileyecek olan bu kentsel dönüşüm sürecinin öz itibariyle yoksulları kent merkezlerinin dışına çıkartmayı ve bu merkezlerin sermayeye açılmasının hedeflendiği bilinmektedir.


Üst birliğimiz TMMOB, büyük şovlarla kamuoyuna sunulan uygulamaların sadece maskesini düşürmek için değil, aynı zamanda yaşanan sorunlara bilimin önderliğinde çözümler üretilmesini sağlamak için de bugün buradadır.


TMMOB Diyarbakır İl Koordinasyon Kurulu